Doğrusu söz konusu diyetler olunca ben de tembeller kategorisine giriyorum. Kendi kendime uyabildiğim tek yeme planı Interval Fasting yani Aralıklı Oruç oldu. Ancak bugün tanıtmak istediğim kitabun yazarı Carsten Lekutat, tembellere bu konuda yardımcı olabilecek önerilerde bulunuyor.
Yeme Düzeni Kilomuzu Nasıl Etkiler?
Carsten Lekutat, "Kilo vermek ve sonrasında zayıf kalmak istiyorsanız, diyet yapabileceğiniz en kötü şeydir" diyor. Genel tıp uzmanı "Tembeller İçin Zayıflamak" adlı kitabında metabolizmanızı nasıl kandırabileceğinizi ve birkaç basit numarayla kilo vermeyi nasıl kolaylaştırabileceğinizi açıklıyor. Örneğin yemek düzeninde değişiklik yapmak bu yöntemlerden biri.
Çoğu insan için kilo vermek katı diyet kuralları ve yeme yasakları ile ilişkilidir: Bazıları akşamları karbonhidratlardan veya çikolatadan kaçınırken, bazıları bitkin düşene kadar spor yapar. Sonuç olarak, kilo kaybı - meydana gelirse - genellikle kısa ömürlüdür.
Lekutat kitabında, kilomuzu etkileyebilecek ve obeziteyi artırabilecek bir dizi faktör olduğunu söyleyerek bunu haklı çıkarıyor: Bunlar arasında hormonlar, metabolizma, egzersiz eksikliği, psikolojik durumumuz, uyku ve tabii ki beslenme yer alıyor. Lekutat'a göre sadece kendileri ile ilgili uygun ayarlamaları bilen ve dikkate alan kişiler kendi istedikleri kiloya ulaşma yolunu bulacaktır. Bu arada, ilk önemli adım, herhangi bir şeyi değiştirme kararıdır. Kişi ancak bu kesin niyetle kendi konfor alanını terk etmeye hazırdır.
Lekutat için "tembeller için zayıflama" bir yaşam biçimidir. Buna göre hayatımızdaki yetkinliklerden öylece vazgeçmemeli, bedenimiz, ruhumuz ve sağlığımız için sorumluluk almalıyız.
Bazal metabolizma hızının kilomuz üzerinde önemli bir etkisi vardır
Kilo almadan her şeyi yiyebilen insanlar neden var hiç merak ettiniz mi? Ve su içip bir kalıp çikolata yemiş gibi hisseden diğerleri neden böyle? Sadece ne yediğimiz kilomuz üzerinde belirleyici bir etkiye sahip değil, aynı zamanda bazal metabolizma hızımız üzerinde de belirleyici bir etkiye sahip. Bu, vücudun tamamen dinlenirken tüm bedensel işlevlerini sürdürmek için ihtiyaç duyduğu enerji veya kalori miktarıdır. Bazal metabolizma hızı kişiden kişiye değişir.
Örneğin, erkekler genellikle daha büyük kas kütleleri nedeniyle kadınlardan daha yüksek bazal metabolizma hızına sahiptir. Daha kilolu insanlar bile zayıf olanlara göre daha yüksek bazal metabolizma hızına sahiptir. Bunun nedeni, vücudunuzun artan ağırlığı korumak için daha fazla enerjiye ihtiyacı olmasıdır. Çok fazla spor yapan ve büyük bir kas kütlesine sahip olan birinin bazal metabolizma hızı, çok az hareket eden veya çok zayıf olan birine göre daha yüksektir. Böylece metabolizmamız da bir ölçüde kilomuza uyum sağlar.
Bu, aynı yiyeceklerin farklı insanları farklı şekilde etkilediği gerçeğinin sadece bir açıklamasıdır.
Yiyecekler sadece kalori sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bağırsak florasını da etkiler.
Lekutat'a göre, yiyeceklerin vücudumuz üzerinde, söz konusu yiyeceklerin içerdiği enerjinin ötesine geçen enerjik bir etkisi vardır. Örneğin, fındık veya çikolata şeklinde 500 kilokalori yememiz fark yaratıyor.
Çünkü besinler sadece vücudumuza enerji sağlamakla kalmaz, aynı zamanda enerjinin kullanım şeklini de etkiler. Uzmana göre, salata sadece sağlıklı ve kilo vermeye uygun değil, çünkü birçok besin maddesi sağlıyor, üstelik de kalorisi çok az. Bir diğer önemli sebep de, marulun bağırsaktaki mikrobiyomumuzun bileşimini belirlemeye yardımcı olmasıdır. Ve bağırsak floramız, vücudumuzdaki yiyeceklerden enerjiyi nasıl emdiğimizi belirler. Bağırsak bakterileri, bizim kötü veya iyi "yem dönüştürücüler" olup olmadığımızı ve alınan kalorilerin kaçının gerçekten kullanıldığını ve emildiğini bu şekilde belirler.
Dengeli bir bağırsak florası için Lekutat, birçok sağlıklı bakteri sağlayan yoğurt, kefir veya lahana turşusu gibi probiyotiklerin düzenli olarak tüketilmesini öneriyor. Ancak enginar, muz, soğan, çavdar gibi prebiyotik etkisi olan besinler de mümkünse her gün menümüzde olmalıdır. Prebiyotikler, özellikle bağırsaklarımızdaki bifidobakteriler tarafından gıda olarak kullanılabilen, gıdalardaki sindirilemeyen maddelerdir. Bu, yararlı bağırsak bakterilerinin büyümesini destekler.
Yeme düzeni, yağın depolanmasını ve dolayısıyla ağırlığı etkiler
Ancak bu sadece ne yediğimiz değil, aynı zamanda onu ne zaman yediğimiz ve hangi yiyeceklerle karıştırdığımızla da ilgilidir. Bir araştırma, şekerleme yemeden önce yoğurt gibi protein içeren süt ürünleri yiyen test kişilerinin kan şekerinde daha az şiddetli bir artış olduğunu gösterebildi. Aynı miktarda şekerleme ve dolayısıyla aynı miktarda şeker, önceden protein yenmişse vücut üzerinde farklı bir etkiye sahiptir. Öte yandan, önce şekeri, ardından protein açısından zengin yiyecekleri yersek, protein atıştırması yoluyla daha da fazla kalori almamız dışında hiçbir etkisi yoktur.
Yani önce protein açısından zengin bir yemek yerseniz ve sonra tatlı bir şey yerseniz, kan şekeri ve insülin seviyelerinin keskin bir şekilde yükselmesini ve daha fazla enerjinin yağ şeklinde depolanmasını önlersiniz. Bu nedenle, kan şekerinde keskin bir yükselmeyi önlemiş oluruz.
Açıklama: Çikolata, kek veya şekerleme gibi yüksek şekerli yiyecekler kan şekeri seviyesinin yükselmesine neden olur. Vücudumuz daha sonra şekeri hücrelere yönlendiren ve yağ yakımını yavaşlatan insülin salgılar.
Protein ise kan şekeri artışını ve dolayısıyla insülin hormonunun salınımını yavaşlatır. Bu da insülinin yağ kaybı üzerindeki inhibitör etkisini azaltır.
DASH diyeti kilo vermeyi kolaylaştırıyor
Sağlıklı olan ve kilo üzerinde olumlu etkisi olabilecek birkaç diyet vardır. Bilimsel kanıtlara göre, DASH diyeti yaşam boyu devam etmemiz için idealdir. Aslında bu bir diyetten çok bir beslenme konseptidir. Bunun karbonhidrat metabolizması üzerinde olumlu bir etkisi vardır, böylece kan şekeri yükselmeleri ve yüksek insülin seviyeleri oluşmaz. Bu da kalıcı kilo kontrolünü kolaylaştırır.
DASH diyetinin temelleri şunlardır:
Gün boyunca 7-8 porsiyon kepekli tahıllar yiyin.
Günde üç porsiyon sebze ve meyve olmak üzere beş porsiyon sebze ve meyve yiyin.
Eti azaltın ve kırmızı etten kaçının.
Haftada dört ila beş kez fındık, tohum ve baklagiller yiyin.
Bitkisel katı ve sıvı yağları, günde 2-3 porsiyon tercih edin.
Tatlılar ve şekerli içecekler az miktarda, haftada beş porsiyondan az tüketilmelidir.
Mümkün olduğunca sofra tuzundan kaçının, günde en fazla bir çay kaşığı yeterlidir.
Aşağıdaki yiyeceklerden kaçınmak daha iyidir:
kırmızı et
Sosis, jambon veya domuz pastırması gibi işlenmiş etler
yüksek yağlı süt ürünleri
hazır yemekler
Fast food
Cips, çubuk kraker veya fıstık gibi tuzlu atıştırmalıklar
"Yineleme yöntemi", kaçamakları gidermeye yardımcı olur
Ve bundan sonra daha sağlıklı alışkanlıklara geçiş yapamayan herkes için Lekutat, 2010 yılında yapılan bir araştırmanın sonuçlarıyla onları rahatlatmak istiyor. Yeni bir davranışın yerleşmesinin 18 ila 254 gün arasında sürdüğü bu araştırmada belirlenmiş.
Eğer fazladan bir parça kek veya çikolata veya cips paketini boşalttıysanız: ertesi gün kahvaltı için meyve suyu yerine bir bardak şekersiz meyve çayı içeceği veya akşam yemeğini veya tatlıyı atlayarak bunu giderin. Bir tur spor yapın. Lekutat buna "redoo yöntemi" diyor. Yani yineleme ama aslında bu davranış bir anlamda dengeyi bulmak olarak da tanımlanabilir. Birçok uzman da bize en önemli olan şeyin kendimize eziyet etmek değil, dengede kalmak olduğunu söylemiyor mu zaten.
Kitabın Türkçe çevirisini bulamadım ama Amazon'da Almanca orjinalini bulabilirsiniz. Yazarın sağlık konulu pek çok kitabı bulunuyor. Almanca bilenlere tavsiye ederim.
Bu konular da ilginizi çekebilir:
Hormone Balance İle Kilo Verin
Alerjiklere Özel Beslenme-Saman Nezlesi Olanlar Nasıl Beslenmeli
in addition to look at the type of food that is taken into account,nit's also necessary to take care of the quantity of food. although it is healthy food but if taken in large quantity, it will definitely harm our health and effect our daily diet as well
YanıtlaSil