Gerçek Bir Anoreksiya Hikayesi - Kahvaltıda Hava Yemek -Jana Frey

Serafina 1.68 boyunda zayıf bir kız. Çok ama çok zayıf...(37kg) 
Sessiz ve düşünceli karşımda oturup, aramızdaki masaya görünmez zikzaklar çiziyor.
'Nasıl başladığını tam olarak ben de bilmiyorum' diyor aniden, kısa bir an bana bakıyor ve yeniden sessizleşiyor.
Ama ikili konuşmamızdan bir saat sonra herşeye rağmen hakkında birkaç şey öğrenmeyi başarıyorum.
Fritz ve Moses var.
Tivoli' de bir öptüğü, bir yanında ağladığı inek.
Hiç sevmediği bir anneanne.
Ve çok sevdiği ama hasta olan pasta dışında bir şeyden bahsedemeyen babaannesi.
Sevdiği kitap.
Yarı İtalyan olduğu.
Ve şişman olmaktan çok korktuğu.

(Önsözden)
anorexia nevrosa-anoreksi

Serafina, Alman bir anne ile İtalyan bir babanın kızı. Çocukluğu İtalya' da geçer. Burada babaannesi, ineği ve arkadaşlarıyla çok ama çok mutludur. Herkes onu sever ve sarı saçları nedeniyle 'Altın Bebek' derler.  Günün birinde Almanya' ya dönmeleri gerektiğinde çok üzülür; uyum sağlayamaz, hiç arkadaş bulamaz. Kilolu olması nedeniyle dışlandığını düşünür. Sonraları bulduğu tek arkadaşı Moses de onun gibi şişman ve garip giyinen bir çocuktur.
Üst katlarına taşınan ailenin Ernestina ve Fritz adında iki çocuğu vardır. Fritz' e aşık olur, her gece rüyasında görür ama kendini o kadar şişman ve iğrenç bulmaktadır ki bu duygularını içinde saklar. Ve zayıflamaya karar verir. Kendisiyle ve vücuduyla büyük bir mücadeleye girer. Önceleri küçük porsiyonlar yemeye çalışır. Sonra bazı öğünleri geçiştirir. Annesinin baskıları sonucu yiyormuş gibi yapıp yemekleri çöpe atar. Bazen bütün gün sadece bir elme veya daha da korkuncu su ile geçer. Sürekli açtır. Açlıktan sadece karnı değil, tüm iç organları ağrımaktadır. Ama her yediği lokmada, her gördüğü yemekte kalori hesabı yapar ve bunları yerse şişmanlayacağını düşünür. Zayıflama ilaçları içmeye başlar. Eczacı çok zayıf olduğu için bunları satmayı reddedince, müshil ilaçlarına dadanır. Ve zayıflar, durmadan zayıflar. Taa ki 65 kg' dan 37 kg' a düşene kadar. Yediği her lokmadan sonra koşuya çıkar. Çok yorgundur. Konsantrasyon bozukluğu, okulda derslerinde bozulmaya neden olur. Tüm dostlarıyla kavga eder. Tek istediği aç kalmak ve koşmaktır. Kendini hala şişman ve çirkin bulmaktadır. Günün birinde koşarken kendinden geçer. Bu ölümle yaşam arasındaki son çizgidir onun için.

anoreksi

Son okuduğum Jana Frey' in, Luft Zum Frühstück - Kahvaltıda Hava Yemek kitabı gerçek bir anoreksiya hikayesinden bahsediyor. Serafina dünyadaki milyonlarca anoreksi hastasından biri. Tipik olarak hastalığını kabul etmiyor ve sürekli daha da çok zayıflamak istiyor. Büyük bir şans eseri, ölüme bir kala kurtulmayı başarıyor. Ama ya onun kadar şanslı olmayanlar... Güzellik kaygısı, çevre baskısı, başka insanların alay etmesi ve dışlanma... İnsanı hastalığa sürükleyen çok önemli ve ne yazık ki devamlı karşımıza çıkan detaylar. Özellikle gençler, diğer yaşıtları tarafından acımasızca davranışlara maruz kalabiliyor. Kendi çocuğumuzu iyi gözlemleyip bu hastalıklardan korumak tabii ki önemli. Ama daha da önemlisi asla ve asla hastalığı, veya dış görünüşü ne olursa olsun başkalarıyla alay etmemeyi öğretmek. Ailelere en çok da bu konuda görev düşüyor. Duyarlı ve empati kurabilen bireyler yetiştirmek, okulda yıldızlı birler alan öğrenciler yetiştirmekten de önemli.

Anne Babalara Düşen Görevler

Anoreksi, bulemi, veya aşırı yeme gibi yeme bozukluklarını çocuklarımızda gözlemlemişsek, ebeveynler olarak dikkat etmemiz gereken bazı noktalar var: 


  • Jana Frey'in kitabındaki anne, kızı için çok kötü bir rol modeldi. Kendisi kiloluydu ve bunu umursamadığı gibi, son derece sağlıksız yemekler hazırlıyordu. Serafina sağlıklı beslenmek istediği halde evde her gün lazanya, kıymalı makarna tarzı yağlı ve bol kalorili yemekler bulunca; bunları yemeği reddediyor veya çöpe atıyordu gizlice. Oysa ki bizler çocuklarımızın sağlıklı beslenmesine sevinmemiz gerekirken bu hatalara düşersek onlara yardım etmiş olmayacağımızı anlamalıyız. Hangi besinleri yerse kilo almayacağını ve sağlıklı olacağını anlatmalı ve bu gıdaları hazırlamaya özen göstermeliyiz. Çocuğumuzla bu konuda inatlaşmak bence en hatalı davranışlardan biri. 
  • Doğru şekilde spor yapmayı, veya en azından aktif kalmayı öğretmeli ve biz de onlara eşlik etmeliyiz. 
  • Kendimiz yardımcı olamayacağımıza inanıyorsak, mutlaka yardım almalı ve uzman kişilere başvurmalıyız. 



İlginizi çekebilir: Beslenme Bozuklukları-Bedenimiz Düşmanımız Olduğunda

Avrupa'dan da blogumu okuyanlar için bazı danışma merkezlerinin bilgilerini vermek istiyorum yazımın sonunda. Avrupa'da oldukça yaygın görülüyor bu beslenme hastalıkları. Türkiye'de de 3 büyük şehrimize ait danışılabilecek ve bilgi alınabilecek yerleri yazmaya çalıştım. Google'a da yeme bozuklukları danışma merkezi diye aratırsanız, karşınıza birçok yer çıkıyor.

anoreksi

Almanya

Almanya Çocuk Koruma Merkezi
0800/1110333
info@nummergegenkummer.de
http://www.kinderundjugendtelefon.de

Eyalet sağlık danışma hattı

0221/892031
http://www.bzga-essstoerungen.de
http://www.magersucht-online.de
http://www.essstoerungen.net

İsviçre

Çocuk Koruma

031/3981010
info@kinderschutz.ch
http://www.kinderschutz.ch

Yeme Bozuklukları Birliği

043/4886373
info@aes.ch
http://www.aes.ch

Avusturya

Avusturya Çocuk Koruma Derneği

(Aynı zamanda ailede ve çevrede şiddet için de başvurulabilir)
01/3325001
verein@kinderschutz.at
http://www.kinderschıtz.at

Ö3-Kummernummer

0800/600607

Magersucht/Bulimie/Esssucht Gratis Hotline

0800/201120

Rettet Das Kind Steiermark


0316 8316900

Türkiye

Türkiye Psikiyatri Derneği

http://www.psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/32/yeme-bozukluklari
0312 468 74 97
tpd-myk@psikiyatri.org.tr

np/İstanbul Beyin Hastanesi

https://npistanbul.com/eriskin-psikiyatri/yeme-bozukluklari
bilgi@npistanbul.com

İzmir

https://cigliegitimh.saglik.gov.tr/TR,58954/yeme-bozukluklari.html
444 35 30 - (0232) 398 37 00

Bildiğiniz ve buraya danışılmalı dediğiniz veriler varsa ve paylaşırsanız yazımı güncellerim. 

26 Yorumlar

Yorumlara link eklemek kesinlikle yasaktır. Bu yorumlar yayımlanmayacaktır. Comments with links are not allowed !!!

  1. Bu konuyu işleyen bir film izlemiştim. Korkunçtu.. düşünme ve algılama sistemi iflas ediyor zannedersem. Her şeyin uç noktası tehlikeli, obezitenin de, zayıflığın da.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konsantrasyon zayıflıyor ve mental ve bedensel birçok fonksiyon negatif etkileniyor bu tarz beslenme bozukluklarında.

      Sil
  2. Derya hanım yazınızı ağlayarak okudum. Acaba anonim başvuru yerleri yok mu? Herkes yüzyüze başvuramıyor. Çok iyi olurdu böyle bir numara ekleseniz.

    YanıtlaSil
  3. Inanın ben de kitabı ağlayarak okudum ve anoreksia, bulemi gibi konularda yazmak bir anne olarak beni zorladı. Anonim numara konusunu çok araştırdım belki yurtdışında oldugum için bulamadım. Yazımı okuyan ve bu konuda bilgisi olanlar yazarsa yazıyı güncellerim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Takıntılarımız ne kadar acı sonuçlar doğurabiliyor :(
    Şu sıfır beden olma konusuna hep deli olmuşumdur ama şimdi seni okuyunca psikolojik seviyesi beni çok üzdü :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef canım kilo konusunu takıyoruz biz kadınlar bu aşamada olmasa bile. Gençler daha da çok takıyor, bir de çevre baskısı eklenince.

      Sil
  5. çok önemli bir konu, bilgilendirmeler için teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farkında olmamız gereken bir konu beslenme bozuklukları.

      Sil
  6. cok ciddi kilo kaybı olmuş sanki..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık hastalık başlayınca kilo kaybı ölüme kadar gidiyor.

      Sil
  7. Çok acı bir son:/ tlc de sısmanlar var onları ızlerken bıle uzuluyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beslenme bozukluklarının her çeşidi hayati tehlike taşıyor. Serafina kurtulabilen şanslılardan. Maalesef kurtulamayanlar da var.

      Sil
  8. Çok etkileyici yaa nasıl duygulandım Allahım kimseye yasatmasin🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuklarımızı yetiştirirken dikkatli olmakta fayda var. Başkalarına karşı acımasız olmamayı da öğretmek çok önemli.

      Sil
  9. Dünyada giderek artan bir sorun.Sosyal medya hesabımda da paylaştım.Teşekkürler canım benim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim desteğin için canım :)

      Sil
  10. Kahramanımızın zayıflama tutkusu hastalığa dönüşmüş. Fakat çok öğretici bir yazı. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  11. Çok üzücü bir hikaye maalesef. Toplum baskısı çok önemli rol oynuyor görünüm ile ilgili olan takıntılarda, eğitim şart. Küçük yaşlarda başlayan akran zorbalığı özellikle psikolojiyi derinden etkiliyor. Bir de insanların kendini olmadığı gibi gösterme ve fabrika üretimi gibi vücut manipülasyonunda normal kalabilmek gerçekten zor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef moda dünyası ve sosyal medya da çok baskı yaratıyor, arkadaş baskısı ise korkun. boyutlarda.

      Sil
  12. Evet bu konu ile ilgili pek çok hikaye okumuştum. Geçmişte sağlık muhabirliği yaptığım için konu ile ilgili uzmanlarla da konuşmuşluğum var. Ciddi bir durum. Sadece sıfır beden değil sosyal medya, arkadaş baskısı gibi pek çok unsur gençleri olumsuz sonuçlara sürüklüyor malesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Baskı unsurları bence kişinin kendisinden daha tehlike yaratıyor. Gençler için durum daha da kötü.

      Sil
  13. Ne kadar etkileyici bir hikaye anoreksiya toplumumuzda büyük problem olmaya başlıyor önlem almak zorundayız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın canım anoreksi, bulemi gibi hastalıklar kadar obezite de üstünde durulması gereken bir problem.

      Sil
  14. Çok etkili bir hikaye. En yakın arkadaşımın kardeşi bu hastalıkla çok uzun süre mücadele etti. Aynen kitapta olduğu gibi hastalığını kabul etmiyordu. Öncelikle hastalığını kabul ettirip sonra tedaviye başlandı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef ben de birkaç hasta tanıdım farklı durumlarda olan.

      Sil
Daha yeni Daha eski

Ads

Ads